Filistin meselesinin, oradaki katliamların eskisi kadar ne dünyanın ne de Türkiye’nin gündeminde olmadığı dikkatimizi çekiyor mu?
Devlet politikası anlamında değil, eskiden Cuma Namazı çıkışlarında toplanan hassasiyetli müslümanları da göremiyoruz artık. Dünya zaten işin peşini çoktan bırakmış.
El-Cezire’de Zena El-Tahhan imzalı analizde “Batı Şeria’da sırada ne var” sorusu soruluyor. Analize göre, sahadaki durumun yakın gelecekte bir noktada patlayacağına dair bir beklenti var. Analizde ayrıca istikrarsızlığın, İsrail işgali altındaki Batı Şeria’daki Filistinliler için yaşamın önemini azalttığına yer veriliyor.
Analize göre, işgal altındaki Batı Şeria, bir yıla yakın bir süredir İsrail ordusunun şiddetinde artışa tanık oldu ve 2022'de neredeyse her gün düzenlenen baskınlarda 30'u çocuk olmak üzere en az 170 Filistinli öldürüldü. Ordunun saldırılarına ek olarak işgal altındaki Batı Şeria'daki Yahudi yerleşimciler tarafından da Filistinlilere yönelik saldırılar da hızla arttı. Ölümler 2023’te de aynı hızla devam ediyor.
2023’ün ilk beş gününde 3’ü çocuk 4 Filistinli öldürüldü.
Önceki yıllarda Filistin’deki saldırılar ana haber bültenlerinin ön sıralarında, hatta bazen canlı yayınlarla verilirken artık açık bir kanıksama sözkonusu. Dünyanın ve İsrail’in de yıllardır güttüğü siyasetin özü de zaten bu.
Arap dünyasının genel olarak pek de ilgi göstermediği / uyuşturulduğu bu meselenin varacağı noktanın ne olacağı ise meçhul. Filistin’de yaşanacak toplumsal bir patlama dünyanın dikkatini yeniden çekebilir mi bilemiyoruz. 10 Yıldır süren ve dünyayı sarsan kitlesel göç hareketinin bu gündemi etkilediği muhakkak.
Türkiye’de cuma namazı çıkışlarındaki küçük çaplı gösterilerin bugüne kadar Filistin sorununa çare olduğunu söylemek elbette ki mantıklı değildir ama bir farkındalığı sürekli diri tutması açısından önemli bir sosyal tepkiydi. Bunu kaybetmiş olmak ve Filistin meselesini Suriye-Afganistan-Göç ekseninde görmeye başlamak, küresel adaletsizliğin yayılması açısından büyük bir tehdittir.