İsveç’te Kur’an-ı Kerim’e yönelik çağdışı eylemden sonra, benzer bir eylemin de Hollanda’da gerçekleşmesi, seçim süreci başlangıcı ve Avrupa’da Erdoğan karşıtlığıyla birleşince başka bir tablo ortaya koyuyor.
İsveç’teki eylemin Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiği önünde yapılması, aslında İsveç’te yoğun olarak bulunan İran, Irak veya Suudi Arabistan gibi başka ülkelerin büyükelçiliklerinin tercih edilmemesi, eylemlerin İslam karşıtlığı yerine Türkiye karşıtlığı üzerinden kurgulanmış olabileceğini düşündürüyor.
2017 Referandumu öncesinde Avrupa’dan gelen tepkiler ve başına silah dayalı Erdoğan pankartı gibi sahneler, 2023 seçimleri öncesi yeniden tekrarlanıyor gibi. Özne olarak Kur’an-ı Kerim’in seçilmesi ise Erdoğan karşıtlığına Avrupa’da ırkçı veya Hristiyan fanatik kökenden destek bulma çabası olarak görülüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “10 günde bir Erdoğan’la konuşmak zorunda kalıyorum” çıkışı ve Türkiye’nin terörle mücadele ve göç meselesindeki politikalarına AB ülkelerinin verdiği tepkiler, önümüzdeki süreçte batının 2023 seçimlerinde daha aleni bir tarafgirlik göreceğimizin işareti.
İşin AB açısından tatsız olan tarafı şu ki kozlar Türkiye’nin elinde gibi görünüyor. 2017 Seçimlerinde de alenen taraf olan Avrupa’ya rağmen, seçim sonuçları istediği gibi olmamıştı. Göç meselesinde de bocalayan AB, Pkk ile ne yapacağına da karar verebilmiş değil. Avrupa uyuşturucu piyasasının tamamına yakınını elinde bulunduran Pkk’nın ileride daha büyük sorunlar çıkaracağını, Paris’teki sokak eylemleri bir kez daha gösterdi. Ukrayna – Rusya Savaşı’nda Türkiye’nin aldığı sağlıklı pozisyon, etrafındaki üç denizde doğalgaz ve petrol çıkarmaya yönelik adımları Türkiye'ye nisbi bir güvence veriyor.
Eylemler AB’nin ummadığı bir başka sonuç doğurabilir. İslâm coğrafyası, özellikle “One Minute” çıkışından sonra Türkiye’yi lider ülke olarak görmeye başladı. Bu açıdan İslâm’a ve Erdoğan’a yönelik eylemler, bu coğrafyayı Türkiye arkasında saf tutmaya itebilir. Suudi Arabistan, BAE gibi bazı ülkeler ABD yanında yer alsa da müslüman kamuoyuna karşı açıkça tavır almakta zorlanacaktır. Kaldı ki bu ülkelerin AB ile ilişkileri yeterince gelişkin değil. Fronte; Afgan göçmen botlarını batırırken Avrupa'nın Suud ve BAE gibi zengin Araplarla ilişkiyi nasıl geliştireceği merak konusu. Ayrıca Kur’an yakma eylemlerinin, Afrika’da Rusya ve Çin'le rekabet halindeki Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin elini zorlaştıracaktır.
Daha önce de karikatür gibi benzer atakları denemiş ama bundan siyasi konjonktür olarak herhangi bir kazanım elde edememiş olan Avrupa’da bu yeni dalgayı kimin yönettiği de ayrı bir soru... Bu bir devlet insiyatifi midir yoksa Avrupa’da barındırılan Pkk ve diğer terör yapılarının Avrupa’yı soktuğu bir bataklık mıdır, bunu zamanla anlayacağız.
