İnternetin ilk dönemlerinin analizleri, hayranlık üzerine kuruluydu. Ne kadar müthiş birşeydi, herşey anında oluyordu, bilgiye anında ulaşılıyordu. Chat odalarında yeni arkadaşlıklar kovalarken, icq’nun açılış sesine hayran olurken, mutluyduk.
İkinci dönem analizleri korku üzerine gelişmeye başladı. Kişisel bilgilerimiz ifşa oluyor, sırlar çalınıyor, yapay zeka algoritmaları bilgileri birbirine ekleyip bize özel reklamlarla bizi yönetiyor, bilgisayarın veya cep telefonun kamerasıyla aslında izleniyoruz, telefonumuzla dinleniyoruz vs.
Şimdi başka birşey tartışıyoruz: “söylediklerimiz ne kadar etkili, ulaştığımız bilgiler ne kadar doğru?” Gücü sorgulamaya başladık. İnternetin basılı gazetelerin yerini aldığı doğru ama internette olan bilgiler daha doğru olduğu için değil, daha kolay ulaşılabilir olduğu için... Kullanım sayısı arttıkça, o kolay bilgiye ulaşmak da zorlaşıyor. Eğer bir kişiyi arıyorsanız ve aynı isimde bir ünlü varsa, yandınız. Bulmak mümkün değil. Çünkü en az 30 yıllık birikimin olduğu bir siber dünyada veri yığınları artık analiz edilebilirliğin dışında.
Sosyal medya ile internetin başka bir boyut aldığını düşünüyorduk ama galiba şimdi bir u dönüşü yapmayı düşünmek lazım. Arama motorları olmayan, yine internet sitelerinin adreslerini ezberlediğimiz ve google satırına değil, tarayıcıların adres satırına www. ile başlayan adresleri yazmak zorunda kalacağımız bir internet kullanımına geri dönmeye başlıyor olabiliriz. Sosyal medyada sesimizin duyuluyor gibi yapıldığı ama aslında kendi yankı odalarımızda konuştuğumuz gerçeği, bugün literatüre girmiş durumda. Hepimizin takip ettiği bir liste ve bizi takip eden bir liste var. Bu listeler, esasen bizi rahatsız etmeyecek eğilimlerden oluşmuş durumda. Sağcılar solcuları takip etmiyor, solcular da sağcıları. Dolayısıyla sesimiz aslında odamızın dışına gitmiyor; daha doğrusu, fikrini değiştirmek istediğimiz farklı fikirlere ulaşmıyor. Daha da kötüsü, kendi yankı odamızda bile söylediğimiz söz birkaç saat sonra unutuluyor. Bir deney yapın, arama motoruna “bakanın sosyal medya gafı” yazın ve çıkan sonuçları inceleyin. Acaba hangisini hatırlıyorsunuz? Hiçbiri. Birkaç saatliğine tt olmuşlar, hepsi bu..
Belki de en tehlikelisi şu: Bu gelip geçicilik keşfedilince, artık hata yapmanın da, yalan söylemenin de bir önemi kalmıyor. Güncel tabirle “vurup geçiyor”sunuz. Söylediğiniz yalan da olsa, yanlış da olsa, çok önemli de olsa bir önemi yok, çünkü birkaç saat sonra o sözler yok. Kayıtlarda bile ulaşmanız zor çünkü aynı kelimelerle milyonlarca tweet atılıyor, söz söyleniyor, yorum yapılıyor.
İşte onun için eski internet kullanımına bir u dönüşü ufukta görünüyor. Yine web siteleri, belki forum odaları, bilginin nisbeten kalıcı olacağı serverlar. Ve sonrasında belki bir u dönüşü daha, dijitalden kitaba geçiş, kimbilir.
Yankı odalarından çıkıp kapıyı dışarıdan kapatmanın vakti yaklaşıyor .